Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

balon

Kocaman bir balonun içinde sıkışıpkaldığınızı düşünün hareket etkce onun içinde tepetaklak geldiğinizi sağa sola savrulduğunuzu nefes alacak tek bir boşluğunuzun kalmafığını uçurumdan düşüp düşüp tekrardan kalktığınızı işte panik atak tamda bu noktada başlıyor. Kocaman balon ve siz. Çaresiz yorgun ne yacağını bilmeden başını sürekli kayalıklara vuran.. Eğer bir çıkış varsa da zaten siz bilmiyorsunuz herkes kendine çıkan yolu göstermekte ama ortak noktanın varlığından bihaber. Sıkışıpkaldığım yerde nefes alamıyorum ve hepsini çok seviyorum öptüm.

Sokağına sığındım

Ben senin sokağına sığındım. Çıkmaz sokak olduğunu göre göre sığındım. Tereddüt etmeden ve gözüm hiç bir şeyi görmeden. Nasıllar nedenler denizinde boğulmadan dalgalara göğüs germek için geldim o sokağın başına. Yol uzun yürek yorgun ama ümit, o her zaman var. Güzel şeylerin olacağına inancımı bir an bile kaybetmeden baharların gelişini bekliyorum. Sokağın başından seni selamlıyorum. Elimi uzatıyorum tutarsın diye avuçlarımın içinden kayıp gidersin korkusuyla. O sokağın içindeki huzurun kokusunu unutamıyorum. Hücrelerime sinen o koku bir an bile burnumun ucundan gitmiyor. Gözaltlarındaki şişkinlikler yuvam olsun. Gözlerindeki derinliğin uzaklığıyla sevgimin yoğunluğu eş değer. Şimdi.. Şimdi sadece biraz sabır. İnanıyorum olacak. Evim senin sokağında, sığındığım sokak huzurum olacak.

Öpüldünüz

Bahane bulmak her şeye bir kulp uydurmak dünyanın en kolay işi.Bazıları için yalan söylemek de öyle.Bazı şeyleri yaşarken defalarca uyarılsanız da o yapmaz kafasında olmak yaralıyor en çok da.Enleri yaşatan tek hatamız bu.İnsanoğludur yapar diyemediğimiz toz konduramadığımız her kim varsa tamda yapmaz dediğimiz hortumun içinde kaybolmuşlar.Koca toz fırtınası kiriyle pasıyla iğrençliğiyle içine çekmiş onları.Fakat benim toza alerjim var.Bu insanların yaşadıkları kötülükler ütopyası benim dünyamın yakınından bile geçmiyor.İğrençliklerini hayatımıza defalarca sokmaya da çalışsalar, inandıkları yalanları bize aşılamaya da çalışsalar çabaladıkca batıyorlar.Ve insanlar günbegün yüreklerinin yetmeyeceği elleri tutuyorlar.Acıtasyonları tek koruma kalkanları ve çıkar ilişkileri dahası yalanları..Ne diyim kendi cehenneminizde can verirken yalan söylediğiniz yerleriniz tek tek sizden hesap soracak.Öpüldünüz!

Kelebek

Yüreğimin orta yerine konuveren kelebek uçtu. Uçmayı öğrenmek için gitti belki de ama gitti. Bana da öğretmeliydi giderken uçmayı, kanatlanmayı, katlanmayı, sabırla öğrenmeyi, gözyaşlarını saklamayı. O kadar saçma bir durum ki. Sanki ona aşıkmışım da ayrılmışız, kırk yıllık ev arkadaşımmış da evleri ayırmışız gibi ya da şey, atmaya kıyamadığım eski bir kıyafetimi annem toz bezi yapmış gibi. Uzay boşluğuna iki bilet istediğimi zannederken o tekini alıp gitti. Gelir, gelecek evet. Ama şu an? Attığım mesaja beklediğim cevap gelmedi. Cevapsız. E bi de gözyaşları tabi. O sandalın ortasında yapayalnız kalmış hissi. Koşsan koşamıyorsun, konuşsan kime, ağlasan hangi omuzda? Kalbim kırılıyor (senden dolayı değil) hissediyor musun? Her şey sandığımız kadar güzel ve basit ilerlemiyor. Daha doğrusu zorun basiti olur diye düşünürken zorun en zoru bir yolculuğa adım atmışım. Tek başımayım, ayaktayım. Ama sallanıyorum. Kanatlarının gücünü topla da gel!

Farkındalığımla güzelim!

Haksızlığa gelemeyişim küçüklükten var bende.Sebepsizce suçlanmaya,arkamdan konuşulmasına,insanların iyiliğini düşündükce hiç hatayı kendilerinde aramamalarına illet oluyorum.Sevdiğim insanların tek bir an bile kötülüğünü düşünmedim gerektiğinde gerektiği gibi davrandım hep.Şikayetci olan olmadı zannederken yine insanlar sahte yüzlerini göstermekten hiç çekinmemiş.Dönüp bakıyorum da ardıma yaptığım tüm hataların farkındayım iş işten geçse ne geçmese ne.Ben hatalarımla güzelim!Farkındalığımın oluşturduğu olgunlukla seviyorum kendimi.Öncelikle hatayı kendime aramayı seçtim hep, ama karşımdaki aynayı bi kere bile kendine çevirmedi ve ben kötü olan oldum.Ben kötü olduğumu düşündüğünüzde de güzelim farkındalığımla güzelim.Ama siz aynaya bakmaktan kaçındığınız için çok çirkinsiniz!Hakkımda en ufak bir fikri olmayan insanların beni sevdiklerime kötülemeye çalışmaları ne hadlerineydi?Kötüsünüz.Fırsatcı ve çirkinsiniz.Kalbinizin karanlık zindanlarında boğulun!

Ah! Yeter artık lanet olası çark

Birisi şu içimdeki durmaksızın dönen çarkı durdursun.Nasıl canımı yakıyor, kalbimi kanata kanata merhamet duymadan nasıl da dönüyor.Öyle böyle bir şey değil arkadaşlar kocaman bir çark.Acımasız..Sarılmak iyi gelir belki de buna.Anladığı dil budur belki.Anladığı dilden konuşmak isterim.Sarılmak isterim.Bi de koklamak.Bütün ormanların veremediği o saf oksijeni o kokuyu içime çekmek isterim.Çok da şey istemedik aslında güzel sevmek istedik sonsuza kadar sevilmek..Gözlerinin güzelliğinde boğulmak nefes bile almadan saatlerce sadece gözlerine bakmak, gözlerinde bulmak yaşamı,sevinci,güzelliği ve de çocukluğu.Acılar gün geçtikçe dinmiyormuş.Büyük bir kandırmacadan öte bir şey değilmiş bu.Yerini fiziksel acılara bırakan bir acıymış kalp acısı.Kalbim yangın yeri derler ya hıh tam da öyle  bir şey.İçimde kor kor alevler yanıyor da söndürecek kimsem yok.Kimsem gitti,kimsem bitti.Kaybetme duygusunu o çark her döndüğünde vücüdumun her köşesinde hissettim.Kalbimi kanata kanata döndü de bir duru...