Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gökyüzüne dokunuşun’muş

Yıllarca dinleyip de şimdi adını hatırlayamadığın bir şarkıymış hala çok seviyorsun melodisi çok tanıdık senden bir melodi ama adı yok yabancıymış.Gözlerini kapatışın ama yüzünü hayal edemeyişinmiş.Korkudan titreyerek yürüyüşünmüş.Tüm dünyaya adını haykırmak isteyişin ama kimseye diyemeyişinmiş.Kalbinden kalbine geçen sıcaklıkla ellerini ısıtınmış.Mantığın ve kalbinle incecik bir ipte cambaz gibi yürüyüşünmüş.Mantığım düşse nolur sankinmiş.Onu düşünürken bardaktaki çayını soğutuşunmuş.Annenin kalbini okuyuşuymuş kalbinden öpüşüymüş.Gülsün diye tüm gülüşlerini ona ömürlük ödünç verişinmiş.Yine de yetemeyişinmiş.Ne bileyim sen öyle seslenince ben de adımı daha çok sevdim iştenmiş.Aynı acıdan müzdarip oluşun onun acısını alıp kendi acını arttırışınmış.Her an şaşırıp aslında hiç şaşırmayışınmış.Kadere inandıranınmış.Üzer mi sever öi bilmeden koşuşunmuş.Düşsen de dizlerin kanasa da sendeleyerek de olsa koşuşunmuş.Ümit edişin, gökyüzüne dokunuşun’muş.

Bomboşluk

İçimdeki boşluk nasıl dolacak bilmiyorum dolmalı mı onu da bilmiyorum.Bir yerlerde bir boşluk var ve oradan hava alıyor içeriye.Dünyanın pis kötülük kokan havası içime doluyor.Midemi bulandırıyor.Siyah bok sineği dolaşıyor oralarda bir yerlerde.Zamanla alışılmayan bir boşluk bu.Zaman her şeyin de ilacı değilmiş.Boşlukları kapatmıyormuş.Açık kalan bir yara çirkinliğinde can yakıyor.Gün geçtikçe daha da kanatıyor.Bazen de çomak sokuluyor.Elinde çubukla karınca yuvası dağıtır gibi o boşlukla oynuyor zaman.Tarifi zor belki de çoğunuza tanıdık.Bir o kadar yabancı.Bir o kadar kimsesiz bir o kadar da yalnız değiliz.