:)
Eşyalarla konuşma yalnızlığına düştüğünde deliliğe 5 kala olduğunu anlıyor insan.Lanet olası çarkın içine düştüğünü hissediyor tekrardan.güzel şeyler yazmayı unutuyor.Mutluluğu bir kedinin sırnaşında buluyor.Anlamsızlıklar silsilesi içinde boğulurken sessiz çığlıklar atarken buluyorsun kendini.sonrası derin sessizlik kırıldıkça taşlaşan kalp..Ne kadar da anlaşılmaya muhtacız aslında hepimiz.ne kadar da uzaklaşmışız kendimizden ben olmaktan.isteklerine göre şekillendiğimiz insanlar bizi düz bir çizgi olarak görmekten öteye geçemiyor.aylardır belki de yıllardan beri hayatımızda olan insanlarla tanışmadan önce daha azdı yabancılığımız.yabancılaşıyoruz birbirimize.anlamamak için inat ettikçe anladığımızı göstermedikçe yok oluyoruz.çarkın dişleri kanatıyor her yanımızı.ışıklar kapanıyor sesler azalıyor kan revan bir kalp ve çığlık atmaktan tizleşmiş bir ses tonu geri kalan.anlaşılmak için attığımız şu çığlıkların yerini mutlu olmak için attığımız kahkahalar alsaydı eğer milletçe gerek kalmazdı intihara.yine de devam mı etlerimiz parça pinçik olana kadar bu çarkın içinde çığlıklar atmaya?yoksa bir kutunun içine mi hapsolmalı?alice in harikalar diyarını istemedik kimseden kendi lunaparkımızı kurmak istedik.kalp kırıldığında özür olmasın pamuk şeker olsun.dönme dolap tepede kalsın orada öpüşelim.neyse..anlaşılmamaya devam ruh hastası olma yolunda devam :)
Yorumlar
Yorum Gönder