yıllık monolog.

 uzuuun zamandır yazmıyordum.beynimin içindeki susmak bilmeyen konuşkan tarafım fazla olmaya başlayınca bari yazayım dedim.işte buradayım.kendi kendime çok konuşuyorum son zamanlarda.bir aralar acaba deliriyor muyum diye düşünüyordum bu yüzden ama geçen gün kendi kendime şunu söyledim; kendi kendine konuşmayan insanlar delidir asıl, kendini tanımaz, bilmez, zihni kocaman bir boşlukla doludur, sorgulamaz. sonra kendimin şu anki halinden memnun olduğumu farkettim. evet birçok hayalim gerçekleşmiş değil henüz ama hepsini gerçekleştirmek için o kadar büyük bir güç var ki içimde içim içime sığmıyor, taşıyor. kendimle gidecek çok yolum var daha. ama buraya kadar da yine iyi geldim. tebrikler canım kendim. ne zaman kendimi ne kadar sevdiğimi hatırlasam hayat benim için bambaşka bir yer oluyor. kafa tutasım geliyor her şeye. kafa tutabilen insanların kazandığı bir evrende yaşıyoruz. ailesine, sevdiklerine, işine ve bazen de kendi kendine kafa tutabilmeli insan. ben bu hayata bir defa geliyorum, bir defa bu yaşımda oluyorum düşüncesi çıkmak bilmiyor kafamdan son zamanlarda. bir çocuk gibi içimden geldiği gibi yaşıyorum hayatımı artık. duygularını saklamaz çocuklar, onlar ayıp nedir bilmezler, içlerinden geldiği gibi yaşarlar. bazen bir çocuk saflığında yaşamalı hayatı diye düşünüyorum. kaygılarım yok mu var. endişelerim bedenimi ele geçirmiyor mu geçiriyor. ama bunların kalıcı olmasına izin vermediğim her an daha güçlü taraflarımla karşılaşıyorum. daha güçlü yanlarımı tanıyorum. bırak başkalarını tamamıyla tanımayı bazen kendimizi bile tanıyamıyoruz. çoğu insan başkalarını tanımak için çok fazla efor sarfederken kendine yabancılaşıyor. halbuki önce insan kendini tanımalı. hayat bana bu sene bazı şeylerin zorlamayla olmadığını gösterdi. aklımdaki soru işaretleriyle bazı yollara devam etmemem gerektiğini, iç sesime güvenmem gerektiğini gösterdi. elma ağacından çilek istememem gerektiğini gösterdi. sanırım en çok da kabullenmeyi öğrendim bu yaşımda. bir insanın yolu benim yolumla kesişmeyecekse o insanı o güzellikte bırakabilmeyi öğrendim. kimseye de yolu benimkiyle kesişmiyor diye kızmadım. haddimi bilmeyi öğrendim. kendimi daha iyi tanıdım. istemediğim yerde kalmamayı ve veda edebilmeyi öğrendim sadece bir kişiye değil aynı zamanda bir duyguya ya da bir düşünceye. hayatta benim için neler mümkün şimdi daha net görebiliyorum. hayatımın anahtarı bende saklı. unutmamalıyım ki bir eve girebilmek için tek giriş kapı değildir orada bir sürü pencere de vardır. kapı açılmıyorsa pencereleri zorlamaktan vazgeçme Mervik.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kendim

kendimle konuşuyorum.

minik